Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
"Bakire kalmak, çiçek açmamak oluyor." | To remain a virgin means not to blossom. |
"Burada kalmak tehlikeli. | "It is dangerous to remain here. |
"Günden Kalanlar"ın son sahnesindeki yaşlı adamın dalgaların üzerinden baktığı ve neler olabileceğini düşündüğü gibi bir durumda kalmak istemedim. | It's like that last scene in "remains of the day," where this old man is looking over these waves, wondering what could have been. |
"Her şeye seyirci kalmak pek kolay değil. " | "'Not that easy to remain uninvolved. " |
(İçiniz kıpırdamıyorsa) (Bekar kalmak istiyorsanız) | -Fair warning lf you stop to feel a tingle And you like remaining single |
- Uçarken her zaman ayık kalırım. | I always remain alert in flight. |
...fazla ruj sürmek zorunda kalırım. | I want to remain me. |
Ben burada kafese kapatıldım ama bir şekilde özgür kalırım. | Here I am, confined to a cage, but yet somehow I remain free. |
Ben, aslan gibi, yerimde kalırım. | I, lik e the lion, must remain in my place. |
Biri seni dövmeye kalksa,sessiz mi kalırım sanıyorsun?" | Would l remain silent, if someone came to beat you up? |
"O yüzden sessiz kalırsın çünkü insanların senin hakkındaki fikirlerini bozmak cesaret ister. " | "So you remain silent, because it takes courage to spoil what people think of you. " |
- İç yoksa bekar kalırsın! | Drink or remain a bachelor! |
Bana yakın olduğun sürece hayatta kalırsın. | As long as you remain within close distance to this, you stay alive. |
Burada kalırsan, güçlerini kaybedersin... ve ebediyen fani kalırsın. | If you stay here, you will lose your powers and remain a mortal forever. |
Ebediyen, Apep'in bağırsaklarında kalırsın, tüm sonsuzluk boyunca yavaşça sindirilirsin. | Till the end of existence, you'd remain in Apep's guts, slowly digested for all of eternity. |
" Tamamen kaybolduğunuzda geriye bir tek umut kalır. " | "When all seems lost, only hope remains." |
"Kim kardeşini severse aydınlıkta kalır, asla düşmez." | Whoever loves his brother remains in the light and does not fall. |
"Posta güvercini ya da haber güvercini hayatı boyunca eşine sadık kalır. Ancak bu durum için, eşlerin birbirinden ayrılmaması gerekir. Özellikle de erkek kuş uzun bir seyahatten döndükten sonra eşi yanında olmalıdır. | "The racing pigeon, or homing pigeon... remains faithful to its mate throughout its life... provided that the mate is present at all times... especially when the male bird returns... after a long flight. |
"Sizi temin ederim, buğday tanesi toprağa düşüp ölünceye kadar... "bir buğday tanesi olarak kalır. Ama öldüğü zaman ürün olur. | I solemnly assure you, unless the grain of wheat falls to the earth and dies, it remains just a grain of wheat, but if it dies, it produces much fruit. |
"ama geride acı bir gülümse baki kalır" | But bitter smile remains. |
300 yıl boyunca, hiç değişmedim ama, hemşiremin kollarında öldüğüm için itidalin ezasına katlanmak zorunda kaldım. | For 300 years, I remained the same man but I had to endure the torment of continence because I died in the arms of my nurse. |
40 yıldır, yaşam gücü göçü yapamaz diye uyanık kaldım. | For 40 years, I have remained awake so that they cannot drain my life force. |
Ada bu hale gelirken seyirci kaldım. | I remained silent while the island became like this. |
Arkadaşlarım "Leonid meteor yağmuru"nu gözlemlerken, ben de, oldukça heyecan verici "kütlesel sicimlerin .parçalanmaları" üzerine yaptığım çalışmalarımı tamamlamak için evde kaldım. | While my colleagues are off observing the Leonid meteor shower I've remained behind to complete my paper on the decays of highly excited massive string states. |
Başka bir tanesi de diğer yanıma, birisi neredeyse bana çarpıyordu, ben bir mağara gibi... ortasında kaldım. | Another by this side, that almost.. hit me and another by the right. I remained there in the middle.. |
- O'Neill dönene kadar kalacağım. | - I will remain until O'Neill returns. |
- Onunla kalacağım. | - I will remain with him. |
- Ve burada kalacağım. | - And here I will remain. |
..ve ben burada yalnız başıma kalacağım. | ..then l will remain here alone. |
Aksi takdirde baba hep yanlız ve ben de öksüz kalacağım. | Otherwise Papa will remain alone forever and I will remain an orphan. |
Language | Verb(s) | Language | Verb(s) |
---|---|---|---|
Arabic | خفض,ظل | Catalan | quedar, romandre |
Dutch | resteren, voorblijven | English | remain |
Estonian | säilima | Finnish | jäädä, säilyä |
French | rester | German | übrigbleiben, verbleiben |
Greek | παραμένω | Hungarian | fennmarad |
Italian | permanere, residuare | Japanese | 残る, 残存 |
Lithuanian | likti, pasilikti | Macedonian | останува |
Maltese | baqa' | Norwegian | forbli, gjenstå |
Persian | ماندن | Polish | pozostawać |
Portuguese | permanecer, remanescer, restar, sobrar | Romanian | rămâne |
Russian | оставаться, остаться | Swedish | förbli, förblifva, förbliva, kvarstå, kvarta, kväda, återstå |
Thai | สำนัก, หลงเหลือ, เหลือ | Vietnamese | ở lại |