Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
! Benimle evlenmek için mi buradasın yoksa Angad'ın düğününe katılmak için mi? | Are you here to marry me or attend Angad's wedding? |
! Henüz sana bir yüzük almadım, özür dilerim. Ama seninle evlenmek istiyorum. | I haven't gotten you a ring yet, I'm sorry, but I wanna marry you. |
" Ben, dangalak dağlar tanrıçası seninle evlenmek istiyorum." | "Goddess of Rock Climbing, would you marry a klutz?" |
"Anne o kızla evlenmek istemiyorum bence onun hakkında yanılıyorsun." dersen,.. | When you say, "Mom, I don't want to marry that girl. I think you're wrong about her." |
"Bak, sevgili damadın evlenmek için geldi." | "Look, dear, your groom is here to marry you." |
"Bu adamla evlenirim. | Do you see the difference between that and "I think I'll marry this guy, |
"Bu kadınla asla evlenmem" diyen bir adam iki aylık derin düşünceden sonra büyük bir tatmin ve memnuniyetle "evlenirim" der. | Like a man who says: "Never shall I marry that woman" And after months of profound reflection, says: "I will" with great pleasure and satisfaction |
"Evet, sevgilim, kalbim, seninle evlenirim. | "Yes, my dear heart, I will marry you. |
"Seninle evlenirim" mi dedin? | Did you say you'd marry me? |
"Tabii evlenirim. | "Sure, I'll marry you. |
"...sana resmen söylüyorum..." "...ya hemen evlenirsin ya da hemen geri dönersin." | I'm telling you formally... either marry right away or return immediately." |
"Bir adamla evlenirsen, annesi ile de evlenirsin." | "Marry the man, marry his mama." |
"Güzel bir kız bulup evlenirsin" derdim. | "You'll find a prettier girl, and you'll marry her." |
- Böyle olması çok daha iyi. Yoksa benden sonra gelenle evlenirsin. | Well, I better win ... or you will marry with my replacement. |
- Ken'le nasıl evlenirsin? | - How can you marry Ken? |
"David büyükelçinin kızıyla evlenir... | "David marries an ambassador's daughter... |
"Hangi kadın tanımadığı biriyle evlenir?" | "What kind of a woman marries a man she hardly knows? |
"Toprak anayla evlenir." | "He marries the land." |
"Çoban kız kralla evlenir." | "The shepherdesses marries the kings" |
- Germaine, tek kelime daha edersen seni bu işte yalnız bırakırım, kızın da kimi isterse onunla evlenir. | One more word, just one, and you can take care of this all by yourself and she marries the first best man. Listen, Bertrand. |
"...sonra, burada evlendim..." | "... then I got married here... " |
"Alf ile evlendim ve çok mutluyuz." | "I married Alf, and we're pretty happy." |
"Anne, Madrid'te yaşıyorum ve evlendim" | "Mother, I'm living in Madrid. I'm married now. |
"Anne, ben dün evlendim." | Mom, l got married yesterday. |
"Başardım, bir doktorla evlendim" diye düşünüyordum. | I thought, "I've got it made, I married a doctor." |
"Edward seninle evleneceğim.", de. | Say Edward, I will marry you. |
"Hayır, Anne, mutlu olacağım, tekrar aşık olup evleneceğim." | "I will be happy... I will love again... I will marry!" Says yes. |
- Evet, seninle evleneceğim! | - Yeah, I will marry you! |
- Onu bulduğumda, evleneceğim. | - When I find her, I will marry her. |
Ancak başaramazsam ya da çoktan ölmüş olursa seninle evleneceğim. | But if I fail, or if he's already dead... I will marry you. |
- Onunla evleniyorum. | - I am marrying him. |
Ben onunla evleniyorum. | And I am marrying her. |
Debbie ile evleniyorum. | I am marrying Debbie. |
Derrick ile beraber iyi olduğumuz için evleniyorum. | I am marrying derrick because we are good together. |
Dönüp de bana bakacağını aklımdan bile geçirmediğim bir kızla evleniyorum. | I am marrying a girl who, all my life, I never would have thought would have looked at me twice. |
Language | Verb(s) | Language | Verb(s) |
---|---|---|---|
Afrikaans | trou | Azeri | evlənmək |
Catalan | casar,casar-se | Danish | gifte, ægte |
Dutch | huwen, trouwen, uithuwelijken | English | marry |
Esperanto | edzigi, edzinigi, geedzigi, kasacii | Estonian | abielluma, naima, naitma |
Faroese | gifta | Finnish | mennä naimisiin, naida, naittaa, vihkiä |
French | convoler, épouser, marier, mariner | German | heiraten, verheiraten, vermählen, vermehren |
Greek | παντρεύομαι, παντρεύω, παξιμαδιάζω, παπαγαλίζω, παπουτσώνομαι, παπουτσώνω, παραβαραίνω, παραβράζω, στεφανώνομαι | Hungarian | egybekel |
Icelandic | kvæna | Indonesian | mengawinkan |
Italian | accasare, ammogliare, imparentarsi, maritare, sposare | Japanese | 降嫁, 婿入り |
Latvian | precēt | Lithuanian | apsivesti, sutukuoti, sutuokti, tuokti |
Macedonian | венча | Norwegian | ekte |
Persian | ازدواج کردن | Polish | ożenić, poślubiać, poślubić, pożenić, zaślubić, żenić |
Portuguese | casar | Romanian | căsători, însura, mărita |
Russian | обвенчать, повенчать, пожениться | Spanish | casar, casarse, desposar |
Swedish | gifta, äkta | Thai | แต่งงาน, สมรส |
Vietnamese | kết hôn |