Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
- Görünüşe göre, Batı Virginia'ya gönderilmek üzere bir trene yüklediklerinde tren raydan çıkmış. | It seems that when they loaded it onto a train to send to West Virginia, the train got derailed. |
Anatomi laboratuarına gönderilmek üzere, erkeklerin sol testislerini kesmişler | They cut the left testicle off the men to send to the anatomy lab. |
Bu emrin telgrafla gönderilmek üzere derhal şifrelenmesi gerekiyor. Çabuk! | - Encrypt immediately and send it to General Kruedener's HQ via the field telegraph. |
Sanada klanının üyeleri, ülkeyi karış karış dolaşıp efendimize gönderilmek üzere her türlü bilgiyi topluyor. | We subjects of Sanada are always wandering the country gathering information to send to our lord. |
Sanırım buraya gönderilmek oğlunuz için, ihtiyaç duyduğu uyanış çağrısı oldu. | I think sending your boy here may have been a wake-up call he needed. |
Belki 30 yıl sonra böyle bir tesise gönderilirsin, ...ama şuan senin gibi insanları cezaevine gönderiyorlar. | Maybe 30 years ago you would have been sent to a facility like that, but now they just send people like you to jail. |
Onun adı ceza kutusudur, içeri gönderilirsin. | It's called a penalty box, you know, send in. |
Sessiz ol! "Anne" işitirse Esper Yargıcı'na gönderilirsin. | Quiet! If Mother hears, they'll send an Esper Interrogator. |
Kanın midenden çekilir ve kaslarına gönderilir. | Draws blood away from the stomach and sends it to the muscles. |
Rossum'un yaptığı her tarama 3 boyutlu bir beyin haritası olarak ana ağımıza gönderilir. | Every scanner Rossum makes sends a full 3D map to our mainframe. |
"1957'de Avustralya'ya gönderildim. | I am sent to Australia in 1957. |
"Ben Mesih değilim,ama onun ardından gönderildim." | "I am not the Messiah, but I have been sent ahead of him." |
"Sizi yemeğe çağırmak için zorla gönderildim." | "Against my will I am sent to bid you come in to dinner." |
"Sonra, bir görev için Avusturalya'ya gönderildim. | "After that, I am sent on a mission in Australia. |
# Seçilmiş kişi tarafından gönderildim buraya # | I'm sent here by the chosen one |