Geçiş dönemi adaleti
Geçiş dönemi adaleti veya Geçiş hukuku insan hakları ihlallerinin olduğu bir mirasın (geçmişin) telafi edilmesi için uygulanan, adli ve adli olmayan tedbirlerden oluşur. Bu tür tedbirler arasında "cezai kovuşturmalar, hakikat komisyonları, tazminat programları ve çeşitli kurumsal reformlar yer alır".[1] Geçiş dönemi adaleti, şiddet ve baskıdan, toplumsal istikrara siyasi geçiş sırasında (ve bazen yıllar sonra) yürürlüğe girer ve toplumsal güveni yeniden inşa etmeye, doğruyu yanlıştan yeniden ayırmaya, parçalanmış adalet sistemini yeniden onarmaya ve demokratik bir yönetimi sistemini yeniden kurmaya dair toplumsal bir arzu tarafından canlandırılır. Geçiş dönemi adaletinin temel değeri, adalet kavramının kendisidir ve bu mutlaka ceza hukuku adaleti anlamına gelmez. Bu kavram ve siyasi geçiş (rejim değişikliği veya çatışmadan sonraki geçiş gibi) daha barışçıl, kesin ve demokratik bir gelecekle bağlantılıdır.
Son zamanlarda geçiş dönemi adaleti[ne zaman?] hem akademisyenler hem de politikaya yön verenler tarafından daha fazla ilgi gördü. Özellikle geçiş toplumları başta olmak üzere çeşitli siyasi ve hukuk çevrelerinde geniş bir şekilde tartışıldı. Geçiş dönemi adaleti, otoriter veya diktatör rejimlerden veya sivil çatışmalardan sonra demokrasiye siyasi bir geçiş yapan toplumlara, daha demokratik veya barışçıl bir geleceğe geçiş olasılığını artırmak için geçmişteki insan hakları ihlallerini ve toplu mezalimleri ele alma fırsatını sağlamıştır.
Tarihçe
[değiştir | kaynağı değiştir]Geçiş dönemi adaleti alanının kökenleri Avrupa'da, II. Dünya Savaşı sonrasındaki döneme kadar uzatılabilir. Özellikle Nürnberg'de Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesinin kurulması ve Almanya'daki çeşitli Nazilerden arındırma programları ve Japon askerlerinin Tokyo Mahkemesi'nde yargılanması bu alanla ilgilidir. "Nürnberg Davaları", geçiş dönemi adaletinin doğuşuna damgasını vurdu. Bu davalarda savaşın galibi olan müttefik devletler savaş sırasında işlenin suçlar için Japon ve Alman askerlerinin ve liderlerinin yargılanmasını sağlamıştır. Bu hukuki alan, 1980'ler ve sonrasında, Yunanistan'daki (1975) ve Arjantin'deki (1983) askeri cunta üyelerinin yargılanmaları ile birlikte ivme ve tutarlılık kazandı. 1970'lerde ve 1980'lerde geçiş dönemi adaletinin odak noktası, insan haklarının geliştirilmesine odaklanmış olan ceza hukuku adaletiydi. Bu, insan hakları rejimine dair dünya çapında bir yükselişe yol açtı ve uluslararası insan hakları yasaları ve sözleşmeleri kuruldu.
Hedefler
[değiştir | kaynağı değiştir]Geçiş dönemi adaleti politikasının temel amacı, cezasızlık kültürünü sona erdirmek ve demokratik yönetim bağlamında hukukun üstünlüğünü tesis etmektir. Geçiş dönemi adaletinin yasal haklara ve insan haklarına dair esasları, geçiş sürecinden geçen devletlere belirli yasal yükümlülükler yüklemektedir. Bu politika bu tür toplumları, insan haklarına saygının esas olduğu ve hesap verebilirliğin rutin olarak var olduğu bir toplum olmak için çaba göstermeye zorlar. Bu hedefler bağlamında, geçiş dönemi adaleti şunları amaçlar:
- Devam eden insan hakları ihlallerini durdurmak;
- Geçmiş suçları araştırmak;
- İnsan hakları ihlallerinden sorumlu olanları belirlemek;
- Sorumlulara yaptırım uygulamak (gerektiğinde);
- Mağdurlara tazminat ödenmesi;
- Gelecekteki olası suistimallerin önlenmesi;
- Güvenlik Sektörü Reformu;
- Barışı korumak ve geliştirmek; ve mevcut durumu meşrulaştırmak
- Geçmiş durumu gayri-meşrulaştırmak
- Bireysel ve ulusal uzlaşmayı teşvik etmek.
- Mağdurları eşit vatandaşlar olarak kabul etmek
- Geçmişi kabul etmek
- Daha iyi bir topluma geçişe yardımcı olmak
Genel olarak, geçiş dönemi adaletinin hizmet etmeyi amaçladığı sekiz esas hedef belirlenebilir: gerçeği ortaya çıkarmak, mağdurlara kamusal bir platform sağlamak, failleri sorumlu tutmak, hukukun üstünlüğünü güçlendirmek, mağdurlara tazminat sağlamak, kurumsal reformu gerçekleştirmek, uzlaşmayı teşvik etmek ve kamu müzakeresini teşvik etmek.
Stratejiler
[değiştir | kaynağı değiştir]Geçiş dönemi adaleti önlemlerinin etkili olabilmesi için bütüncül bir yaklaşımın parçası olması gerekir. Bazı insan hakları ihlalleri cezai kovuşturmalarla sonuçlanabilir.[2] Yargı dışı organlar tarafından gerçekleştirilen insan hakları ihlallerine ilişkin gerçeği araştırmak ve gerçekleri ortaya çıkarmak için yürütülen soruşturmalar arasında Hakikat Komisyonları yer alır. Tazminat programları "bireysel, toplu, maddi ve/veya sembolik" onarımlar şeklinde olabilir. Bazı durumlarda suistimallerin anılmasına yönelik çabalar vardır. Pozitif ayrımcılık politikaları bazen geçişi kolaylaştırmak için kullanılır.[3] Toplumsal cinsiyet adaleti, kadınların mekanizmalara eşit erişimini sağlar.
Başlıca vakalar
[değiştir | kaynağı değiştir]- Loayza-Tamayo v. Peru, 1998 Inter-Am. Ct. H.R. (ser. C) No. 42 (November 27, 1998)
- Garrido ve Baigorria v. Arjantin, 1998 Inter-Am. Ct. H.R. (ser. C) No. 39, 72 (August 27, 1998)
- Moiwana Topluluğu v. Surinam, 2005 Inter-Am. Ct. H.R. (ser. C) No. 124, 100 (June 15, 2005)
Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ "What is Transitional Justice?". International Center for Transitional Justice. 22 Şubat 2011. 7 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ "What is Transitional Justice?" 17 Mayıs 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., International Center for Transitional Justice
- ^ Joshi (2020). "Affirmative Action as Transitional Justice". Wisconsin Law Review. 2020 (1): 49.