[go: up one dir, main page]
More Web Proxy on the site http://driver.im/İçeriğe atla

after

Vikisözlük sitesinden
Ayrıca bakınız: After, after-, æfter

İngilizce

[değiştir]

Farklı yazılışlar

[değiştir]

Köken

[değiştir]
Orta İngilizce after, Eski İngilizce æfter, Proto Cermence *after, *aftiri, Ana Hint-Avrupa dili *apotero.

Söyleniş

[değiştir]

Zıt anlamlılar

[değiştir]

Bağlaç

[değiştir]

after

  1. -dan/-den sonra
    I went home after we had decided to call it a day. — Ona biz 'ne biçim bir gün' demeye karar verdikten sonra eve gittim.

after

  1. (bir şeyden, belirli bir tarihten v.s.) sonra, sonraki
    We had a few beers after the game. — Maçtan sonra birkaç bira içtik.
  2. birinden sonra, arkasından (bakakalmak, ortalığı toparlamak v.s.)
    The time is quarter after eight. — Saat sekizden sonra çeyrektir. (Saat sekizi çeyrek geçiyor.)
  3. (birinin, bir şeyin vb.) arkasında, peşinde, takipte
    The Cold War began shortly after the Second World War. — Soğuk Savaş, İkinci Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra başladı.
  4. anısına, hatırına (bebeğe isim vermek v.s.)
    He will leave a trail of destruction after him. — Arkasında bir yıkım izi bırakacaktır.
  5. bir şeyin son kısmında, (geminin v.s.) kıçına yakın.
    He's after a job; run after him; inquire after her health. — O bir işin ardında; ardından koş; sağlığını soruşturun.

Belirteç

[değiştir]

after

  1. arkasında
    They lived happily ever after. — Onlar sonsuza kadar mesut yaşamışlardır.
  2. daha sonra
    I left the room, and the dog bounded after. — Odadan çıktım ve köpek ardından sıçradı.

Ön ad

[değiştir]

after (karşılaştırma more after, üstünlük most after)

  1. (eskimiş) ikinci
    I did verily believe in my own mind, that I couldn't fight in that way at all; but my after experience convinced me that this was all a notion. — Bu şekilde dövüşemeyeceğime gerçekten kendi kafamda inanıyordum; ama ikinci tecrübem beni bunların hepsinin bir fikir olduğuna ikna etti.
  2. (eskimiş) sonraki
    The amends he had made in after life were lost sight of in the dramatic glare of the original act. — Sonraki hayatında yaptığı düzeltmeler, orijinal perdenin dramatik parıltısı arasında gözden kaybolmuştu.
  3. (eskimiş) daha sonraki
    In the old days, […], he gave no evidences of genius whatsoever. He never read me any of his manuscripts, […], and therefore my lack of detection of his promise may in some degree be pardoned. But he had then none of the oddities and mannerisms which I hold to be inseparable from genius, and which struck my attention in after days when I came in contact with the Celebrity. — Eski günlerde, […], hiçbir deha belirtisi göstermezdi. Bana hiçbir müsveddesini okumadı, […] ve bu sebeple onun sözünü fark edememem bir dereceye kadar affedilebilir. Ama o zamanlar, dehadan ayrılamaz olduğunu düşündüğüm ve Ünlü ile temasa geçtiğim daha sonraki günlerde dikkatimi çeken tuhaflıkların ve tavırların hiçbiri onda yoktu.