[go: up one dir, main page]
More Web Proxy on the site http://driver.im/İçeriğe atla

in

Vikisözlük sitesinden
Ayrıca bakınız: In, Inn

Türkçe

[değiştir]

Söyleniş

[değiştir]
IPA(anahtar): ˈin
Heceleme: in

Köken

[değiştir]
Eski Türkçe in(in)

in (belirtme hâli ini, çoğulu inler)

  1. (primatlar) insan
  2. (sosyoloji) yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk
    Porsuğun ini.
  3. (yüzey bilimi) mağara

Deyimler

[değiştir]

Çeviriler

[değiştir]

Kaynakça

[değiştir]

Eylem

[değiştir]

in

  1. inmek (eylem) sözcüğünün dilek-emir kipi basit ikinci tekil şahıs olumlu çekimi

Zıt anlamlılar

[değiştir]

Çağatayca

[değiştir]
  1. hayvanların, kuvuk, küçük gar ve kuş ve tuyurın mekyan-u yuvası

Felemenkçe

[değiştir]

Belirteç

[değiştir]

in

  1. içinde

Gagavuzca

[değiştir]

Söyleniş

[değiştir]
Heceleme: in

Köken

[değiştir]
Eski Türkçe in(in)

in

  1. in

Kaynakça

[değiştir]
  • Etymological Dictionaries - Andras Rajki

İngilizce

[değiştir]

Söyleniş

[değiştir]
IPA(anahtar): /ɪn/, /n̩/
(dosya)
Heceleme: in

Köken

[değiştir]

Orta İngilizce in, o da Eski İngilizce in, o da Proto-Cermence *in, o da Ana Hint-Avrupa dili *en kelimelerinden gelmektedir.

in

  1. (bir şeyin) içinde, dahilinde, (bir yer) -de.
    I'm living in London.
    She saw the bus in the rear-view mirror.
  2. (bir şeyin) içine.
    Don't put coal in the bath.
  3. bir şeyin belirli bir zamanda gerçekleştiğini belirtmek için kullanılır. (sabah, ... yılında vb.)
    They met in 1885.
  4. bir şeyin ne kadar zaman sonra gerçekleşeceğini belirtmek için kullanılır.
    I'll see you in fifteen minutes.
  5. birinin duygusal veya fiziksel durumunu, yaşını, işini veya bir şeyin sırasını, yerini vs. belirtmek için kullanılır. (çoğunlukla bir isimden önce gelir)
    They are in love.
  6. sayısal bir değerin bütüne oranını, yüzdesini belirtmek için kullanılır.
    One in ten people uses this shampoo.

Belirteç

[değiştir]

in

  1. içeri
    Come in.
  2. (bir şeyin) içende, içeride
    We were locked in.

Ön ad

[değiştir]

in (karşılaştırma more in, üstünlük most in)

  1. (teklifsiz konuşma) in, moda
    Pastels and light colors are in this year.

Eylem

[değiştir]

in

  1. (eski) içine almak
    He that ears my land spares my team and gives me leave to in the crop.Shakespeare

Latince

[değiştir]

Belirteç

[değiştir]

in

  1. içinde

Romanşça

[değiştir]

Sayı adı

[değiştir]

in

  1. bir

Slovence

[değiştir]

Bağlaç

[değiştir]

in

  1. ve

Kaynakça

[değiştir]
  • KÚNOS, Dr. Ignaz (1902). Şeyh Süleyman Efendi, Çağatayca-Osmanlıca Sözlük. Budapeşte: Section Orientale de la Société Ethnographique Hongroise.